9 Ekim 2010 Cumartesi

İSTANBUL ACILAR KRALİÇESİ


                  
Bu akşam yemin ettim, Seni bir daha öpmemek için... Ben ki bütün duvarlarını, Afişlerle donatıp Yumruğumla kanatmışım! Rezil bir aşktı!.. Bütün arkadaşları miting alanlarında Ve mezarlıklarda bırakmıştım... İstanbul.. ey İstanbul ey! Acılar kraliçesi.. Umudun ve direncin yorgun anası! Ve ey, çıldırmak üzere olmanın Çamurlu ikonası! Tırnaklarım kopuyor, Görmüyor musun?.. Bir ben miyim kapıları şaşıran, Her yokuşun başında? Bir ben miyim, ekmek arasına, Canını doğrayıp-doğrayıp yutan? Bir kedi bile sağarken yüreğini, Telaş içinde, yavrusuna; Ey acımasız acuze, Utan şu türbelerinden, Minarelerinden utan!.. İstanbul.. ey İstanbul ey!. Acılar kraliçesi... Savaşın ve bozgunların gariban çiçeği! Ve ey, teslimiyete düşmenin, O hazin gerçeği!.. Bayraklarım kanıyor, Sormuyor musun?.. Kadınların ki omuzları hicran, Saçları ihanet sarısı... Çocukların ki yağmur emiyor Yıkılası kaldırımlardan... En ücra genlerime, alyuvarlarıma, Kılcal damarlarıma, ruhuma kadar Bıktım; İliklerime, gömlek ceplerime kadar sızan Bu Allahsız yağmurundan!.. İstanbul.. ey İstanbul ey! Acılar kraliçesi... İhtişamın ve sefaletin çaresiz bacısı... Ve ey, çürümenin, yok olmanın Amansız sancısı! Ciğerlerim çatlıyor, Duymuyor musun? Hangi pencerene çıksam, O salya-sümük pezevenk suratları! Hangi caddene dökülsem, O şangur-şungur düş kırıkları! Bütün bu ezginler, tükenenler, Yerlere serilenler, tutunamayanlar; Sarsmıyor mu seni hiç, Bunca infilak, Bunca isyan çığlıkları? İstanbul.. ey İstanbul ey! Acılar kraliçesi... Aldanışların ve hüznün Yalancı tanrıçası! Ve ey, ruhu kirlenmiş gecelerin Cilveli yosması! İntihar anı geldi, Beni öpmüyor musun?.. Ağlamak istemiyorum.. yenildim sana.. Hikayenin özeti bu... Bir istimlak gibi ödedin, Ve çiğneyip geçtin maceramı! Şimdi ben, Suçlarımı didikleyen bu martı sürüsüyle, Şimdi ben, hangi şehirde soğuturum Zonklayıp duran bu yaramı?.. İstanbul.. ey İstanbul ey! Acılar kraliçesi... İhanetin ve ihbarların Arkadan dolaşan bıçağı Ve bütün ödeşmelerin, yüzleşmelerin, Erkekçe vuruşmaların kaçağı! Beni harcadın ulan, beni sattın, Utanmıyor musun?.. 
Yusuf Hayaloğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorumsuz bir hayatı seçiyorum demeyelim :)))