30 Aralık 2011 Cuma

turuncu balık...




Bir gün kapı çalmış. Ama kapıda kimsecikler yokmuş. Kapının önünde yalnızca bir kavanoz. Etrafa bakınmış kimseyi görememiş. Almış içeri kavanozu. Gözleri yaşlı açmış kapağını. İçinde turuncu bir balık görmüş. Tam o sırada gözlerinden bir damla gözyaşı damlamış kavanoza.
Balık birden kıpırdanmaya başlamış. Daracık kavanozun içinde oradan oraya dönmüş durmuş. Kız anlam vermemiş neler olduğuna. Daha çok ağlamaya başlamış. Üzülmüş balığın haline. Ağladıkça damlalar kavanoza dökülmüş. Balığın rengi morarmaya başlamış. Sonra anlamış gözyaşlarının küçük balığı zehirlediğini.Hemen gidip suyu değiştirmiş. Balık tekrar canlanmış eski haline geri dönmüş.Aradan günler geçmiş. Kız balığına şarkılar söylemiş durmadan.
Dertleşmiş derdini anlatmış. Balık dinlemiş. Ama ağlamamış hiç. Balığım ölmesin diye. İçine akıtmış gözyaşlarını. O kadar çok sevmiş ki küçük balığı hiç ağlayamamış, hiç belli edememiş.Ama günler geçtikçe kız hastalanmaya başlamış. Rengi solmuş. Halsiz kalmış. Kimse ne olduğunu anlayamamış. Ama kimse bilememiş, içine akıttığı gözyaşlarının kendisini zehirlediğini. Asıl ağlarken daha mutlu olduğunu, zehrini böyle dışarı akıttığını kimse öğrenememiş. Ondan geriye yalnızca turuncu bir balık kalmış... Daha mı değerliydi uğruna gözyaşlarımızı sakladığımız.. kendimizi zehirlemek daha mı kolay.. saklanmak.. kaçmak çözüm mü? Daha mı değerli turuncu balıklar? Daha mı değerli kendi hayatımızdan? Durma ağla. Durma akıt gözyaşlarını. Dök içindekileri, bırak gitsin gidenler. Bırak ölsün balıklar, bırak kırılsın kavanoz. Elbet bir balık var gözyaşlarında canlanacak, elbet bir kavanoz var gözyaşlarından kırılmayacak. Elbet bir balık var seni ağlatmayacak, gözyaşlarını dindirecek, senin sesinle konuşacak. Gözyaşlarında bir sorun yok...
Kapında bile olsa, tek mesele yanlış balık, yanlış kavanoz.
Ya da yanlış zaman yanlış insan...

alıntı...







Sevgili Ahberi mimledi beni :)))









Biraz geciktim farkındayım ama hala azcık sürem var sanki cevaplamam için :))
öncelikle sevgili ünsüzdüşünür tarafından mimlenmişim.Yeni yıldan beklentilerim için aç gözlüyüm bir sürü sayacak şeyim var sanki ama aslında o kadar da çok isteklerim doyumsuz değil :)


2011inde bana getirdikleri oldu tabiki ama benden aldıkları da oldu.yaşlandım sanki.stres sıkıntı doluydu biraz.svan sendromu ne de olsa.kpss yi kazandım sınava gırmeye hak kazandım Ankaraya gittim sınava girdim derken.gelir uzman yardımcılığı sınavında mülakata kalamadım.
ziraat bankası sınavını kazandım tercihlerimi yaptım sildim derken bu kez tercih değişikliği yüzünden şanssızlık yaşadım keşke tercihimi değiştrmeseydim dedim...
şimdi hala sınavlarla boğuşmaktayım.


1.Anneme Babama hayırlı bir evlat olmayı her zaman nasip etsin Rabbim.
2.Annem ve babam yaşlanmasın
3.Şu zorlu süreç bana biraz acısın ve en yakın sınavı kazanayım atanmam olsun..
4.babamın görmek istediği yerlere geleyim ve bunu babam doyasıya görsün.
5.tabiki ablam eşiyle çok mutlu olsun.
6.benim dünya tatlısı yeğenlerime Allah hayırlı evlat olmayı nasip etsin.
7.çevremdeki herkes mutlu olsun hatta tanımadıklarım bile.
8.anthorium çiçeğimin yaprakları bi daha bu kadar sararmasın.üzülüyorum sonra.
9.savaş olmasın
10.hayvanları sevmeyenler de sevsin.illa dokunarak sevmelerine gerek yok.7.dilim bazen fazla uzuyor ona sahip çıkmayı öğreneyim.
11doğum günümde (1 ocak) ne kadar sevildiğimi hatrlandığımı gösterecek yazılar mailler mesajlar gelsin.
12.ne olursa olsun hakkımda hayırlısı olsun :)))









tık… Kapandı telefon. 
Bu da aynı diye geçirdim içimden. 
Bir gün dediklerimi değil, demek istediklerimi anlayacak bir erkek çıkmayacak mı karşıma! 

Hava kötü dediğimde sadece havadan söz etmediğimi anlamak bu kadar zor mu?

İlle de, ben bu hayattan bıktım, türünde sözler mi etmeliyim? 


İşim çok dediğimde, bana sahip çıkacak bir erkeğe ihtiyaç duyduğumu anlayacak biri…

Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? 

Düpedüz, sarıl bana dedikten sonra sarılmanın ne anlamı kalır!

Zülfü Livaneli..











“Bir an gelir birini seversiniz. 
O iyi yada kötü olduğu için hissetmezsiniz bunu. Sadece seversiniz. Bu sonsuza dek birlikte olacağınız anlamına gelmez. Birbirinizi incitmeyeceğiniz anlamına da gelmez. Yalnızca seversiniz. Bazen olduğu kişiye rağmen, bazense olduğu kişi yüzünden. Ve onun da sizi sevdiğini bilirsiniz. Kimi zaman sırf siz olduğunuz için, kimi zamansa size rağmen…”

geldim




Geldim: Gitmelere bekle diyerek.
Attım valize bir kaç kırgınlık,
Bir iki vefasızlık,
Bir kaç acı söz;
Benim hatırladıklarım.

Bir kaç iyi söz,
Senin unuttukların.

Geride kalan ne varsa
Boğazın sularına serdim.

Geldim; Korkma aç kapıyı,
“Sende kalmaya değil,
Beni almaya geldim”



Karamsar olmak zor değil,
zor olan çılgın bir fırtınadan
sonra gökkuşağı gibi gülümseyebilmektir…
Kucaklamaya kollarının yetmeyeceği bir ağaç,
bir tohumla başlar.
En uzun yolculuklar ise, bir adımla başlar.
Gerçek sevgiler ise bir tebessümle başlar…
Annem her fırsatta çocuklarına güneşe doğru
zıplamalarını öğütlerdi.
güneşe ulaşamazdık ama hiç olmazsa
ayaklarımız yerden kesilirdi…

29 Aralık 2011 Perşembe



“Sakın üşütme. 
Sakın yaşlanma. 
Sakın yıkılma. 
Sakın, sakın, o güzel ruhunu ayaza tutma. 
Tahtadan defterler yap, deniz kabuklarından kutular, şiirin yetişemediği müzikleri duymak için kalbini yastığın altına koy. 
Senden çalındıkça çoğalan hayatı, gözyaşlarından çıkardığın mutluluğu anlat…”

umay umay...







Herkes, bir başkası olmak ister aslında. 
Bu yüzden kimse kendisi kalamaz. 
Bütün romanlar, hikayeler, piyesler, filmler bunun içindir; 

insana bir başkası olma imkanı sunmak için.

- Murathan MUNGAN / ÜÇ AYNALI KIRIK ODA -




28 Aralık 2011 Çarşamba

Mutlu Aşk Yoktur




İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman
Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini 
Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi
Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi 
Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an
Mutlu aşk yoktur
Hayatı Bu silahsız askerlere benzer
Bir başka kader için giyinip kuşanan
Ne yarar var onlara sabah erken kalkmaktan
Onlar ki akşamları aylak kararsız insan
Söyle bunları Hayatım Ve bunca gözyaşı yeter
Mutlu aşk yoktur
Güzel aşkım tatlı aşkım kanayan yaram benim
İçimde taşırım seni yaralı bir kuş gibi
Ve onlar bilmeden izler geçiyorken bizleri
Ardımdan tekrarlayıp ördüğüm sözcükleri
Ve hemen can verdiler iri gözlerin için
Mutlu aşk yoktur
Vakit çok geç artık hayatı öğrenmeye
Yüreklerimiz birlikte ağlasın sabaha dek
En küçük şarkı için nice mutsuzluk gerek
Bir ürperişi nice pişmanlıkla ödemek
Nice hıçkırık gerek bir gitar ezgisine
Mutlu aşk yoktur
Bir tek aşk yoktur acıya garketmesin
Bir tek aşk yoktur kalpte açmasın yara
Bir tek aşk yoktur iz bırakmasın insanda
Ve senden daha fazla değil vatan aşkı da
Bir tek aşk yok yaşayan gözyaşı dökmeksizin
Mutlu aşk yoktur ama
Böyledir ikimizin aşkı da 

Louis Aragon..






20 Aralık 2011 Salı

bulutu ve rüzgarı siz çizin...



Ufkunuzun neresi olacağını başkalarının kalemine bırakmayın. 
Siz çizin. 
Ancak 
elinizde kurşun kalem bulunsun. 
Gerektiğinde silip daha ilerisini çizebilmek için
 ve 
yelkenleriniz için rüzgar beklemeyin, 
bulutu ve rüzgarı da siz çizin..


'' Üstün Dökmen ''





19 Aralık 2011 Pazartesi

gülüşünden ver ömrümden al...




Saçlarından ödünç ver. 
Dört bahar geçti. 
Çiçek kokusu öpmedim. 
Çok oldu mutluluktan vazgeçeli. 
Gülüşünden ver ömrümden al

Ceyhun Yılmaz






hepsi aynı örgüte üye




‎"Giydikçe açılır" diyen tezgahtar "uzadıkça şekil alır"

diyen kuaför ve
"zamanla unutursun" diyen arkadaş
Bunların hepsi aynı örgüte üye.

 Sunay Akın







yalnızlığı öğren




Sevmeyi falan değil, yalnızlığı öğren..
Çünkü en çok ona ihtiyacın olacak..

demiş;  Charles Bukowski

ne doğru bir cümle....





kader & keder




suyu kesilmiş sanki her şeyin 
bayat nehirler, güneşsiz günler..
nasıl aklıma gelmedi, hayr'et
kader diyorduk buna, biraz da keder..


ibrahim tenekeci...




12 Aralık 2011 Pazartesi

saatleri ayarlama enstitüsü



"Ben aşktan daima kaçtım. 
Hiç sevmedim. 
Belki bir eksiğim oldu. 
Fakat rahatım. 
Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. 
Şu veya bu şekilde.. 
fakat daima ödersiniz. 

Hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz."


Saatleri Ayarlama Enstitüsü 

Ahmet Hamdi...





yazmak sanatı..




‎"Sayfalar dolusu saçmalayın. Aptal olun. 
Duygusal olun. 
Shelley'i taklit edin. 
İçinizden gelen her sese kulak verin. ,
Dil bilgisi kurallarını da, teknik ve biçimsel alanda bilinen tüm kurallarla beraber ihlal edin; 
dökün, devirin; 
kendi keşfiniz olan, olmayan, her türlü kelimeyi kullanın, şiirsel bir biçimde, düzyazı bir metinde, 
ya da elinize geldiği gibi bir çırpıda yazılan anlamsız sözlerle öfkelenin. 
Sevin, alay edin. 
Ta ki yazmayı öğrenene kadar! ''