7 Eylül 2010 Salı

Piraye' ye Mektuplar



Kitap okurum :
içinde sen varsın,
şarkı dinlerim :
içinde sen.
Oturdum ekmeğimi yerim :
karşımda sen oturursun,
çalışırım :
karşımda sen.
Sen ki, her yerde «hâzırı nâzır»ımsın,
konuşamayız seninle,
duyamayız sesini birbirimizin :
sen benim sekiz yıldır dul karımsın...









En güzel deniz :
henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk :
henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz :
henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz :
henüz söylememiş olduğum sözdür...












                                                                  
                                                                     Saat 21. 

Meydan yerinde kampana vurdu, 
nerdeyse koğuşların kapıları kapanır. 
Bu sefer hapislik uzun sürdü biraz : 
8 yıl... 
Yaşamak : ümitli bir iştir, sevgilim, 
yaşamak : 
seni sevmek gibi ciddî bir iştir...





Seni düşünmek güzel şey 
ümitli şey 
dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey. 
Fakat artık ümit yetmiyor bana, 
ben artık şarkı dinlemek değil 
şarkı söylemek istiyorum...






Dağın üstünde :
akşam güneşiyle yüklü olan bir bulut var dağın üstünde.
Bugün de :
sensiz, yani yarı yarıya dünyasız geçti bugün de.
Birazdan açar
kırmızı kırmızı :
gecesefaları birazdan açar kırmızı kırmızı.
Taşır havamızda sessiz, cesur kanatlar
vatandan ayrılığa benzeyen ayrılığımızı...












Rüzgâr akar gider,
aynı kiraz dalı bir kere bile sallanmaz aynı rüzgârla.
Ağaçta kuşlar cıvıldaşır :
kanatlar uçmak ister.
Kapı kapalı :
zorlayıp açmak ister.
Ben seni isterim :
senin gibi güzel,
dost
ve sevgili olsun hayat...
Biliyorum henüz bitmedi
sefaletin ziyafeti...
Bitecek fakat...


2 Ekim 1945




















İkimiz de biliyoruz, sevgilim, 
öğrettiler : 
aç kalmayı, üşümeyi, 
yorgunluğu ölesiye 
ve birbirimizden ayrı düşmeyi. 
Henüz öldürmek zorunda bırakılmadık 
ve öldürülmek işi geçmedi başımızdan. 

İkimiz de biliyoruz, sevgilim, 
öğretebiliriz : 
dövüşmeyi insanlarımız için 
ve her gün biraz daha candan 
biraz daha iyi 
sevmeyi...


5 Ekim 1945


Bulutlar geçiyor : haberlerle yüklü, ağır.
Buruşuyor hâlâ gelmeyen mektup avucumda.
Yürek kirpiklerin ucunda
uzayıp giden toprak uğurlanır.
Benim bağırasım gelir : - «P î r â y e ,
P î r â y e !...» - diye...



6 Ekim 1945



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorumsuz bir hayatı seçiyorum demeyelim :)))