29 Eylül 2010 Çarşamba

Kadınlar unutmaz ama ne çok affederler!

Haluk Bilginer bir tv söyleşisinde "erkekleri uyarıyorum" diyerek söze başlayıp "biz erkekler neyi ne zaman söylediğimizi bile unuturuz ama kadınlar hiçbir şeyi unutmaz" dedi ya...
Haksız sayılmaz.
Sanki tablo şöyledir: Erkekler unutarak yaşar, kadınlar hatırlayarak!
Erkeklere göre "her şeyi bir kenara yazar" kadınlar!
Yal...nız zihinlerine mi kaydederler? Hayır!
Onların unutmaya karşı direniş ayinleri vardır. Günlük tutarlar, listeler yaparlar, ikide bir fotoğraf albümlerini karıştırırlar. Facebook'u geçmişi kazımak için, twitter'ı "not düşmek" için kullanırlar.
***

Unutmak, muktedirlerin uykusudur.
Hatırlamak ise güçsüzlerin ve kaybedenlerin silahıdır.
Çocuklar, ihtiyarlar ve kadınlar bu yüzden unutkanlıktan ölesiye korkarlar!
Hem şu hayat dediğimiz...
Bir tür zücaciye dükkânı değil midir?
Biz erkekler fil gibi dalarız hayata! Öyle öğretilir, öyle önerilir bize!
Bunu beceremezsek...
Kopar, ezilir, bir kıyıya itiliriz.
O yüzden "erkek olmak" biraz da girdiğimiz yerin zücaciye olduğunu, kırılıp döküleceğini unutmak anlamına gelir!
Kadınlar bıkmadan usanmadan hatırlatır: "Bak o çok değerli vazoydu, kırıldı! Şu tabak takımını da kırma sakın!"


Hatırlamak canlı tutar ama can yakar!
Unutan, canının yanmasından en çok korkandır!
Oysa kadınlar...
Biliyoruz...
Acıdan değil, affedememekten korkarlar! Unutmazlar ama ne çok affederler!
Peki ne zaman, niçin ve nasıl unutur kadınlar?
Ne kadarını unuturlar?
Geçenlerde Alzheimer hastası bir kadının mektubunu okudum.
Belki de yukarıdaki soruların cevabı, her aklıma gelişinde içimi derinden ürperten bu mektupta saklanıyordur.
Belki bana öyle geliyor da, yanılıyorum.
***

Malum, Alzheimer hastalığının ileri dönemleri hafıza kaybının en umutsuz halleridir. Ben kimim, bu insanlar kim, bana neler oluyor? Bu sorular anlamını yitirir.
Sözünü ettiğim mektup kocası sekiz yıl önce ölmüş, bir bakımevinde yaşayan seksen üç yaşında Alzheimer'lı bir kadına ait...
"Sevgili kocacığım... Burada eski arkadaşlarla tatil yapıyoruz ve birlikte güzel bir hafta geçirmeyi planlıyoruz. Az önce senden ayrılmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu anladım. Umarım sonunda her şey ikimiz için de tekrar yoluna girer. Çünkü bu şekilde ayrılmamız çok üzücü. Buradaki insanlar iyi. Bunu hesaba katmamıştık. Böyle soğuk biçimde ayrılmamız kötü oldu bence... Neyse kocacığım, bir haftaya kadar eve dönerim. Tek umudum eve döndüğümde aramızın iyi olması. Kocaman öpüyorum.
Seni hâlâ seven karın."

Haşmet Babaoğlu


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorumsuz bir hayatı seçiyorum demeyelim :)))