1 Ocak 2010 Cuma

keşke hiç büyümeseydik...

Keşke hiç büyümeseydik...
Keşke hiç uyanmasaydım beni uyutan masallardan.. Ne zaman bitti o yollar, o ormanlar? 
Peki ya ne zaman yoruldu Alaaddin lambasını ovmaktan? 
Ne zaman vazgeçti yakışıklı prens yüz yıl uyuyan güzeli uyandırmaktan?
Daha uyanmamalıydım oysa.. 
Büyüdüm mü küstüm mü bir şeylere ne; inanmaz oldum o masallara. 
Oysa ne güzeldi küllerinden yeniden doğan Anka kuşu.. 
Dinlerken hep kızdığım kırmızı başlıklı kız. 
Şimdilerde nasıl da özlüyorum hepsini. 
Nasıl da özlüyorum masallara inanışımı.. 

O zamanlar köprüler geçmemiş, aldatmamış, aldatılmamış, bedeller ödememiş, 
ayrılık hasret kokan mektupları okumamıştım daha.
Bir zamanlar koşup oynarken düştüğümde dizlerimi kanatıyordu hayat, 
şimdi ise kalbimi!Yine muzurluk yapsam diyorum.. 
Işığı hızlıca açıp kapatsam, kimse benimle ilgilenmediğinde avazım çıktığı kadar bağırsam, 
eve gelen misafirlere zorla oyuncaklarımı göstersem, 
gizlice annemin odasına girip tüm çekmecelerini olanca hızımla boşaltsam, ...
Kimse görmeden balkona girip tüm saksıların topraklarını boşaltsam; 
boşaltsam da kimse kızmasa.. 
"uykudan önce"yi izleyip, sonrada çizgi filmleri düşünüp uyusam.. 
Keşke hiç büyümeseydim diyorum, keşke hiç büyümeseydim. 
Keşke hayatın ne kadar zor olduğunu bilmeseydim. 
Keşke en sevdiğim oyuncağım olsaydı da ona her şeyi anlatsaydım! 
Bir bir, teker teker.. Keşke gökyüzünde bembeyaz en beyaz bulutta yaşasaydım, 
seyretseydim burayı ama asla gelmeseydim yanınıza!
Yıldızları kaydırıp dilek tutsaydım her biri ile. 
Karanlık olduğunda en parlak yıldızı yanıma alsaydım, 
ışık olsaydı sevdiğimi görebilmem için bana. Yağmur yağdığında istediğim bulutu gönderebilseydim sevdiklerimin yanına korusun diye. 
Yada sevmediklerime şimşekler çaktırabilseydim. 
Keşke kırmızı başlıklı kıza hala sinirleniyor olsaydım. 
Yada hala şirine'nin topuklu ayakkabılarına özeniyor olsaydım...
Keşke kalbim bu kadar kırılmasaydı da ben olgunlaşmasaydım. 
O zaman göremezdi gözlerim etrafta dönen bunca oyunları. 
O zaman hissetmezdi kalbim sadakatsizlikleri, .. 
Bu aldanışlar da olmazdı o zaman, bu aldırışlar da! 
Yaşam adına açılmış savaşlar da olmazdı!
Bu kazanma hırsı da!
Tertemiz bir dostluktan çaldık biz sevmeyi, nerden bilelim aşkın bize çarpacağını. 
Avuçlarımıza battı kırıkları, akan kanlara öylece bakakaldık. 
Bilseydik aşkın üzerimizde kırılacağını açarmıydık semaya ellerimizi. 
Dua ederken başka başka sevdalara ansızın birbirimizde vurulup kaldık.
Günlerce, gecelerce gözyaşları biriktirdik satır aralarında. Yasak dediler; 
köşemize çekilip ağlamayı seçtik, savaşmak yerine. 
Oysa bir yerde bir umut vardı, bilemedik. 
Biz korkular biriktirdik dudaklarımızın buluştuğu noktada. 
Cesaret diye bir şey vardı ama biz kaçmayı seçtik direnmek yerine. 
Keşke hiç büyümeseydim diyorum, keşke hiç büyümeseydim.
Bir gün kum tanecikleri gibi dağılacaktık biliyorduk ama biz uzun zamanlar hayal ettik. 
Rüzgarın çıkmasına dalgaların şahlanmasına çok var zannettik. 
Oysa onları bile göremedi küçük yüreklerimiz. Biz kendi kendimizi yok ettik. 
Korkularımız yendi bizim sevdamızı daha ufacık meltemde kendimizi salıverdik.
Biz ne zamana ne zulmete ne de zalime yenildik. 
Biz bir çocuk yüreğindeki saflığı sevdaya taşımayı bildiğimiz halde,
o cocuk kadar cesarete sahip olmayı bilemedik. 
Biz sevdamızı alıp omuzlarımıza yollara düşmeyi, sadece kendimiz olmayı bilemedik. 
Oysa biz başbaşa kaldığımız gecelerde hayallerle neleri bilmiştik
Biz "güçlü olmayı" bilemedik...
alıntıdır..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorumsuz bir hayatı seçiyorum demeyelim :)))