DüŞLeR SokAĞı...
11 Nisan 2020 Cumartesi
29 Temmuz 2013 Pazartesi
Öyle bir kadın olsun ki, iri ela gözleri bir ceylanın ki kadar masum ve bir o kadar da ürkek olsun; ölüm onları kapatsa bile kendisine aşık bir zavallıya sevgiyle baksın. Saçları, gökyüzünden denize dökülen ay ışığı gibi esrarengiz, gece kadar da siyah olsun. Kiraz gibi dolgun ve biçimli dudaklarında öyle bir tebessüm olsun ki, zavallı aşığının kalbi ısınsın. Aydınlık yüzündeki o hilal gibi kaşları, karanlık bir gecedeki çifte hilal kadar mucizevi görünsün. Sanki ak mermerden yapılmış gibi, bir kuğununki kadar uzun ve zarif bir boynu, bir meleğinki gibi nurlu yüzü, hokka gibi bir burnu, yanağında ise görenin yüreğini dağlayan masum bir gamzesi olsun. Hepsinden önemlisi, sevgiyle baksın! Baksın ki, zavallı aşığının gönlünde kalan yegane koru, ebediyete kadar sıcak tutsun.
27 Temmuz 2013 Cumartesi
Elif: Sen benim canımı çok yaktın
...
Polat: Ben senin canın için ömrümü bir kibrit kavında tutuştururum. Ama benim yanmam, senin içindeki ateşi söndürmez...
Elif: neden o kızla nişanlandın
polat: her şey yalan elif benim hayatımdaki her şey yalan tek gerçek sensin
polat: İçimde fırtınalar kopuyor
Elif: Ben senin beni sevip sevmediğini nasıl anlayacağım yıldızlara bakarak mı fal açarak mı nasıl
polat: Ali seni seviyor muydu?
Elif: Çok seviyordu
polat: Nerden biliyorsun
Elif: Aksini düşüneceğim hiç bişey yapmadı
Elif: girişi kolay çıkışı zor palavraları mı?
...
Polat: Ben senin canın için ömrümü bir kibrit kavında tutuştururum. Ama benim yanmam, senin içindeki ateşi söndürmez...
Elif: neden o kızla nişanlandın
polat: her şey yalan elif benim hayatımdaki her şey yalan tek gerçek sensin
polat: İçimde fırtınalar kopuyor
Elif: Ben senin beni sevip sevmediğini nasıl anlayacağım yıldızlara bakarak mı fal açarak mı nasıl
polat: Ali seni seviyor muydu?
Elif: Çok seviyordu
polat: Nerden biliyorsun
Elif: Aksini düşüneceğim hiç bişey yapmadı
Elif: girişi kolay çıkışı zor palavraları mı?
polat: Bunu sana nerden getirdi
Elif: Uzaklardan çok uzaklardan
polat: Seni ne kadar sevdiğimi anlaman için belki çok vakte, belki mesafeye, belki çok hasrete ihtiyacın var. Ama gün gelecek ben sana uzakları yakın edeceğim elif. Bu da benim sana namus sözüm…
Elif: Uzaklardan çok uzaklardan
polat: Seni ne kadar sevdiğimi anlaman için belki çok vakte, belki mesafeye, belki çok hasrete ihtiyacın var. Ama gün gelecek ben sana uzakları yakın edeceğim elif. Bu da benim sana namus sözüm…
24 Kasım 2012 Cumartesi
25 Ağustos 2012 Cumartesi
Tereddüt eder insan bazı bazı.
Şüpheye düşer sevdiğinden de sevildiğinden de.
Gölge olmadan güneş, şüphe olmadan aşk olur mu?
Bir insanı haftada yedi gün, günde yirmi dört saat aynı şekilde, hiçbir iniş çıkış yaşamadan sevmek mümkün mü?
Hele seneler boyu.
Mümkün değilse şayet neden bu kadar zorlanıyoruz sevdiğimiz insanları, sevmediğimiz anlar, hatta sevmediğimiz günler olduğunu kabul etmekte?
Keşke söyleyebilsek birbirimize dürüstçe :
“Seni seviyorum ama şu anda değil.
Seni görmek istiyorum ama bugün değil.”
Elif Şafak
23 Ağustos 2012 Perşembe
içimizdeki şeytan
“ Bazan bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum,
bazan da hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum.
Bu nefret falan değil..i
nsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile.
Sadece bir yalnızlık ihtiyacı.
Öyle günlerim oluyor ki, etrafımda küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum.
Taşıp dökülecek kadar kendi kendimi doyurduğumu hissediyorum.
Kafamda hiçbir şeyle değişilmesi mümkün olmayan muazzam hayaller, bana her şeylerden daha kuvvetli görünen fikirler birbirini kovalıyor..
Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birini arıyorum.
Bütün bu beynimde geçen şeyleri teker teker uzun uzun anlatacak birini.
O zaman ne kadar hazin bir hal aldığımı tasavvur edemezsiniz.
Kış günü sokağa atılmış üç günlük bir kedi yavrusu gibi kendimi zavallı hissediyorum.
Odamdaki duvarlar birdenbire büyüyüveriyor.
Pencerelerin dışındaki şehir ve hayat bir anda, insanı içinde boğacak kadar kudretli ve geniş oluyor..
Zannediyorum ki, tasavvuru bile baş döndüren bir süratle hiç durmadan koşup giden bu hayat ve bir avuç toprağın bile doğru dürüst esrarına varamadığımız bu karmaşık dünya beni bir buğday tanesi, bir karıca gibi ezip geçiverecek. Böyle acz içindeyken odamda her şey bana küçüklüğümü ve zavallılığımı haykırıyor.
Sokağa fırlıyorum.
Bir tek çehre görsem de yanında yürüsem, hiç ses çıkarmadan yürüsem diyorum.
Halbuki ara sıra karşılaştığım ahbapları görmemezliğe geliyorum.
Hiçbiri bana bu anda yardıma çağrılacak kadar yakın görünmüyor.
Bilmem beni anlıyor musunuz? “
Sabahattin Ali
16 Ağustos 2012 Perşembe
Aşkı aramadan evvel, düşün bir,
ya benden nasıl bir âşık olur?
İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır.
Sen kavgacı isen,
ha bire öfkeli,
aşkı da bir cenk gibi yaşarsın.
Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur.
Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır.
En derin yaralar ailede açılır,
kabuk tutsa bile kanar hikâye, içten içe...
Attığımız her adım,
yaptığımız her işte kendimizi yansıtırız.
Budur çözülmesi gereken bilmece..
İskender - Elif Şafak.
10 Ağustos 2012 Cuma
mimim var cevaplamayı unuttğum :(
sevgili deep tone mimlemiş beni.kuusruma bakmasın cevaplıyorum dedim gecikti.ama geç de olsa sözümü tutup başlıyorum yazmaya:)
kendimi kötü hissettiğimde yaptığım şeyler nelerdir diye sormuş.
kendimi kötü hissettiğimde yaptığım şeyler nelerdir diye sormuş.
yalnız kalmaya çalışırım ilk başta ne yazık ki sulugözlüyüm sıkarım kendımı ağlamayacağım diye ama en sonunda ağlar rahatlarım.
odama çekilirim.kitaplarımdan altını çizdiğim yerlere bakarım.sonra bilgisayarımdaki fotoğrafları gezer eskiyi anarım.ne güzel günlerdi şimdi niye böyle diyip bazen sitem de etmiyor değilim.
eskiden olsa sigara yakardım.ama artık sonradan yeşilaycıyım kesinlikle ne kadar üzülürsem üzüleyim artık kendime yasaklarım var...
eskiden müzik dinlerdim bu durumlarda ama o daha da kötü yapıyor diye onu da bıraktım :)
dışarı çıkabiliyorsam uygun bi vakitse çıkıp bi hava alırım hele hava yağmurluysa o daha da huzur verir bana.
ve konuyu inada bindirip saatlerce uzatırım sonra da hiç bir şey olmamış gibi olabilirim eğer yıpranmadıysam kolayca yumuşarım :)
8 Ağustos 2012 Çarşamba
Bir yanın uyumlu olmaya çalışıyor, bir yanın isyan ediyor. Çevrendeki herkes senden anlayış bekliyor, onların istediği gibi olmanı bekliyor. Ama seni olduğun gibi sevmek, kabul etmek de onlara bir o kadar zor geliyor. Oyuna devam edip kendini yok sayacak mısın, yoksa ben burdayım, yaşıyorum diyecek misin? Onaylanmak için, cici kız iyi çocuk olmak için içindekileri bastırdıkça ve sustukça kendine kızıyorsun. Sen, değerlisin, sevilmeyi hak ediyorsun. Seni onların istediği gibi olduğun için ya da istediklerini verdiğin için değil; sen olduğun için sevdiklerinde bir anlamı var. Gerisi sabun köpüğü…
7 Ağustos 2012 Salı
''Kimin hayatını yaşıyorsun sen?
kendininkini mi?
öyle mi?
hep mi?
dursan baksan şimdi ne kadar kendin kaldın bu hayatta?
kendinde ne kadar sen varsın?
dursan baksan şimdi, kendini ikna ede ede ne kadar yol gittin kendinden?
"olması gereken
bu" diye,
"hayatın zaten pek fazla numarası yok" diye?
"zaten daha ne olacaktı?" diye...
"burası iyi, güvenli" diye diye diye diye...
Ne kadar yol gittin kendinden kendine hikayeler anlata anlata?
düşünsene, o hikayelerle ne kadar çok zaman oyalandın aslında başkasının olan hayatlarda?
Oysa bir gün...
kendine geri yürüyeceksin. bu yüzden dikkat et de fazla uzaklara gidip geri dönüş yolunu kaybetmeyesin.''
Ece Temelkuran
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)